29 Mart 2009 Pazar

iuv

bir süre sadece yeşil çay içip,Norah Jones dinleyip,saçlarımı dağıtan rüzgarın tenimi ürpertmesini,(o ürpertiler ki tatlı eylül akşamlarında ince bir hırka eşlik ettirir omuzlarına.)batan turuncu güneşin denize yansıyan ışıklarını,yarım açılmış göz kapaklarımın arasından görüp keyiflenmeyi,uyumakla uyumamak arasında gidip gelmeyi istiyorum tarafımca doldurulmuş beyaz şezlongda.Günün en sevdiğim saatini yaşamak istiyorum,kitabım kucağımda bir yandan kek ve demli çay kokusu burnumda. . . . gidiyorum işte.


duydunuz sinyal sesini ve yalnızlık başladı ...........................................

dipnot.

özgür olamadıkça özgün olmayı beklemesinler.
Tanrı güneşini üzerimizden çekmemeli,gözümüze gözümüze sokmalı... sokmalı ki bizi yeni bir şeye uyandırmalı...

uyanmak dedim aklıma geldi.yarın sabaha karşı 4.30 gibi kalkıp İstinye Park'a gitmem gerçeğini ne güzelde unutmuştum.